Bizim daha önceden bildiğimiz, teröristler! tarafından yapıldığı iddia edilen birçok olayda, özellikle gazeteciler uçaklarla olay mahaline götürülüp, o görüntülerin büyük medya kuruluşları aracılığı ile kamuouynu anlatılması sağlanmışken, Reyhanlı'da ki bu katliamla ilgili basına sansür getirilmesi oldukça düşündürücüdür. Aslında bu tek başına bu katliamı yapanları saklama, ve olayın vahametinin Türkiye kamuoyu tarafından anlaşılmasının engellenmesinden başka bir anlamı olamaz. Kaldı ki; olaydan hemen sonra, bu katliamı üstlenen el Nasra'nın açıklamaları ortada iken, bunun üzerinde düşünülmemesi, ya da konuşulmaması da, Hükümet ve yandaş çevrelerin bir şeyleri saklama telaşı ve gayreti içerisinde olduklarını göstermektedir.
Çok değil, iki yil önce kardeşim Esad dediği, (Sanki o zaman diktatör değildi.) Beşar Esad'la ortak bakanlar kurulu oluşturma, vizesiz geçişlerin müjdesini televizyon ekranlarında haykırırken, birden bire Esad'ı, Esed'e çevirerek (sanki ayrı kişilermiş gibi) düşman görmesinden sonraki Türkiye'nin; almış ve uygulamaya koymuş olduğu kararların bir sonucudur, bu Reyhanlı katliamı.
Öyle bir uygulama ki, Özgür Suriye Ordusu dedikleri, Taliban, El Kaide... gibi, hertürlü katliamı yapmak, öldürmek, kelle koparmak, taşlarla insanların kafalarını ezerek linç etmeden tutunda, kadınlara, kızlara tecavüz etmekten zevk alan çeteler oluşturuldu. Bunlara hertürlü destek sunuldu. Ceplerine dolarlar, ellerine en gelişmiş silahlar ve sınırlar da bunlar için yol geçen hanı. Yapılan son açıklamalara göre yaklaşık 90 bin ölü. Yaralı, evini, işini, yurdunu terk etmek zorunda kalanlar bu hesabın dışında. Reyhanlı bu siyasetin bir sonucudur. Tetikçilerden yola çıkarak bu gibi katliamları izah etmek, olayı saptırmak ve gerçek failleri saklamaktan başka bir şey değildir.
Ve başbakan; "Anneler Günü'n de", İstanbul'da konuşuyor. "Öbür dünyada Rabbim bana öldürülen bu çocuklar karşısında ne yaptın? diye sorduğunda, konjöktürden dolayı sessiz kaldım mı diyeceğim. Elbette konuşacağım." diye, orda ki zavallılara hava atmakla kalmıyor, TV ekranında aslında bütün Türkiyelirerin aklıyla dalga geçiyor. Oysa ki; Başbakan ve Hükümeti, Süriye'de iki yıl içinde öldürelen 90 bin insanın, tecavüze uğrayan kadınların, evini yurdunu terk etmek zorunda kalan milyonlaca insanın günahına girmiş ve gerçek anlamıyla gırtlağına kadar kana bulaşmıştır. Sahi şu Roboski'de, savaş uçaklarıyla bombalanarak öldürülen Kürt gençleriyle ilgili, öbür dünyada vereceği cevabı da merak etmekteyiz.
Hükümetin, AKP'nin aklını başına toplamasını umarız. Ortadoğuda, Petrol ve doğal gazın, enerji kaynakların paylaşım savaşında, Ortadoğu'yu yeniden dizayn etme projelerinde bir koyup üç alacağını unutsun, Neo Osmanlı hayaliyle büyümekten vaz geçsin. Çünkü büyümez küçülürsün. Hazır Kürt sorununda, barışçı adımlar atılırken, Bütün Türkiye'ye yönelik, başta Aleviler olmak üzere, bütün farklı etnik ve inançsal toplulukların özgürlüğü ve haklarının garantiye alınacağı demokratik bir anayasa ile Türkiye'yi demokratikleştirerek, bu kaostan, bu bataklıktan kurtulabilirsin. Aksi taktirde, hareket ettikçe bu batağa daha da batacak ve yok olacaksın. Unutma bu bataklık kan gölünden oluşmuştur. Ve senin bunda payın herkesten daha fazladır.
Berlin Alevi Toplumu