askerlerin gözetiminde dağa doğru başlatılan bu yolculuk 3200 metre yükseklikte Ovacık sınırlarında ıssız bir yer olan Zini Gediği’nde son bulur. Getirilenlerin hepsi burada sorgusuz, sualsiz, kurşuna dizilerek yargısiz katledilir. Cesetler açıkta, tozun toprağın içinde öylece bırakılır, toprak bile çok görülür.

Bu ıssız dağlarda 100’e yakın köylü katledilirken, aileleri de bilemedikleri bir yolculuğa, sürgüne zorlanmışlardır. Hangi suçun cezasını ödedikleri bilgisine hiçbir zaman ulaşamayan ailelerin her biri Batı illerinin köylerine, on yıl yeni ikamet mekanlarından çıkmamak koşuluyla yerleştirilmişlerdir.

Dersim Soykırımı’nın devamında, 1938 yılında Erzincan ve Dersim arasında bulunan Zini Gediği’nde 95 köylünün katledilmesinin üzerinden 79 yıl geçti. Yasak bölge olduğu için yıllarca kimse Zini Gediği `ne gidemiyordu. Ancak 1950’li yılların başlarında katliam yerine ilk gidenler orada üst üste yığılmış kemikleri bulurlar. Katledilenlerin yakınları ilk bu tarihten sonra sevdiklerinin kemiklerine ulaşabildiler. Uzun yıllar sadece kulaktan kulağa bu katliam fısıldanıliyordu, hafızalara kazılıyordu, Zini Gediği İnisayitifi’nin çabaları sonucu ancak 2011 yılında yargıya taşınabildi ve 9 Eylül 2011 tarihinde Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na toplu mezarın incelenmesi için başvuruda bulunuldu. Tıpkı Dersim katliamında olduğu gibi gerçeklerin üzeri örtülerek gizlenmeye çalışıldı. Erzincan Savcısı yapılan müracaata ilişkin olayın Dersim Katliamı'nın "asayiş sorununa ilişkin bir olay" olduğu, soykırım denemeyeceği ve zaten zamanaşımına girdiği nedeniyle 28 Eylül 2011‘de takipsizlik kararı verdi. İç hukuk yolları tükendiği için dava şimdiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde.

BAT-Cemevi olarak Alevileri katleden bu ceberut zihniyeti kınadığımızı yineliyor, Zini Gediği Katliamında yitirdiğimiz Canların saygı ile anıyoruz.

Berlin Alevi Toplumu-Cemevi