• Muharrem Cem-Zeremonie

  • Muharrem Cem-Zeremonie


Çevrecileri çapulcu, işçileri köle, Türkleri korkak, Kürtleri Ümmetçi, aydınları, yazarları kul, gençleri uşak, kadınları cariye, Alevileri, Ermenileri, Ezidileri, Süryanileri şamaroğlanı gören zihniyete duyulan öfkenin açığa çıkmasıdır aynı zamanda.
Topraklarına, doğasına sahip çıkma adına, HES'lere karşı direnen köylülün öfkesidir bu.
Evlerine işaretler yaptığınız, ölüm yazıları yazdığınaz, ibadet yerini inkar ettiğiniz Alevinin öfkesidir.
1 Mayısta dövülen işçinin, konuştuğu için coplanın Üniversitelinin, çevresine suyuna havasına sahip çıkan çevrecinin, zindanlara atılan aydının, yazarın, Roboski'de savaş uçaklarıyla bombalanarak katledilen, Pozantı Hapishanesinde tecavüze uğrayan Kürdün, özgürlük isteyen gencin öfkesildir.
Kentsel dönüşüm adına evleri yıkılan varoşlardaki yoksulun, yerinden yurdundan edilen Romen'in, Kadro bekleyen öğretmenin, 2 B Orman yasası ile ormanları talan edilen, barajları, limanları, suları satılan halkın öfkesidir.
76 Milyon vatandaş bizim için birdir dediler.
Herkesi aynı şeyleri yemeğe, aynı şeyleri içmeye, aynı şeyleri giymeye, aynı şeylere inanmaya zorladılar. Ankara metrosunda el ele gezen gençleri uyarmak için, "Ahlak kurallarına uyun." Anonsuyla topluma ahlak dersi verenler. Yoksullara, yetimlere yardım edeceğiz diye, Deniz Feneri altında topladıkları paraları, kendi şirketlerine, medya kuruluşlarına, ceplerine indirmede beis görmediler. İktidarları döneminde namus cinayetleri adına %1500'lere çıkan kadın cinayetleri, %30 artan tecavüzler bunların ahlak hanesinde uğramaz. Hatta daha da ileri giderek, "Kürtaj Yasası'yla" kadınları kendi tecavüzcüsüyle evlenmeye zorlayacak yasayı yapabilecek kadar ahlaksızlaştılar. Kadınların çocuk yapıp yapmayacaklarına, yapacaklarsa kaç çocuk yapacaklarına karar vererek, insanların yatak odalarına dahi müdahele edecek kadar pervasızlaştılar.
Süriye'ye ihraç ettiği savaşın, Reyhanlı'da patlattığı bomların katletdiği insanların öfkesidir bu.
Her eylemi, her söylemi terörize edilen devrimcinin, sosyalistlin öfkesidir.
Askeri vesayeti kaldıracağız dediler,dinci vesayeti dayattılar. Muhalefette iken karşı olduklar, eleştirdikleri MGK, YÖK, Yargı, Ordu, Diyanet, Medya kendi emirlerine girince demokratik kurum olarak bizlere utanmadan sunmaya çalıştılar. Bir yandan Türkiye'yi zenginleştirdik diye övünürken, seçimlerde üç kilo makarnaya, bulgura, beş kilo kömüre insanları adeta onursuzlaştırarak oylarını çaldılar. Çaldılar çırptılar, karun gibi zengin oldular. Türkiye'yi adım adım ele geçirdiler. Halkı susturarak polis gücüyle korku devleti yarattılar. Gerçi bu devlet Türk ve müslüman olmayanlar için hep korkuyu ifade ediyordu ama bunlar bunu öylesine pervasız ve ahlaksızlıkla yaptılar ki, insanlar patladı.
Komşusu açken tok yatan bizden değildir." dediler. 5 Milyonu açlık, 15 Milyonu yoksulluk sınırında bir Türkiye yarattılar.
Beyaz müslüman değilsen, İmam Hatipli değilsen, kadroyu, işi, terfiyi, ihaleyi unut dediler.
Patronların, taşören firmaların insafsızlığına terk ettikleri işçilerin, iş cinayetlerinde; kendi sorumluluklarını ya da sorumluları bulma yerine, taktiri ilahi diyerek kapattılar. Kan parası vererek vicdanlarını rahatlattılar.
12 Eylül'ü yargılayacağız dediler, 12 Eylül'ün faşist generallerini mahkemeye dahi cağıramadılar.
17 bin faili meçhül cinayetleri aydınlatacağına, katilleri terfilerle ödüllendirdiler.
Türkiye'yi dünyada Gazetecilerin en çok hapiste olduğu ülke yapmakla kalmadılar. Hiç utanmadan, sıkılmadan, bu gazetecileri tecavüzcü olarak batı medyasına anlattılar, kendilerine müşteşar, danışman yaptıkları işkenceci, tecavüzcüleri ise hiç görmediler. Kendi zihniyetine, inanç dünyasına uymayan, heykele düşman, tiyatroya düşman, mizaha düşman, eleştiriye düşman, sinemaya düşman.
Zorunlu dindersi yetmezmiş gibi, 4+4+4 Eğitim yasasıyla bütün okulları İmamhatipleştirdiler. İnsanlara tepeden baktılar. Kin ve kibir bütün bünyelerini tarumar etti. İnsanlıktan öyle uzaklaştılar ki, derdini anlatan köylüye; "Ananı al da git." dediler.
Her konuşmasında; "Yaradılanı severiz Yaradan'dan ötürü" dediler, beyaz müslümanların dışında herkese tepeden baktılar, aşağıladılar, hor gördüler. Öylesine pervasızlaştılar, ahlak ve insanlıktan öylesine uzaklaştılar ki, "Aleviler görüldüğü yerde öldürülmelidir." diyen, Hitler bozuntusu Ebu Suud fetvalarını arkasına alarak, sadece bir gecede 40 bin Alevi'yi katleden Yavuz Sultan Selim ismini, İstanbul'a yapılacak üçüncü köprüye vuracak kadar zalimliğini tescil ettiler.
YGS sınavlarında; soruların cevap anahtarlarını çalıp, kendi yandaşların, cemaatlerin çocuklarına vererek, milyonlarca gencin hayellerini, umutlarını yıktılar.
Yaratılan korku devletini param parça eden bu öfkeyi anlamadı AKP ve Tayyip Erdoğan. Fırtınaya dönüşen bu öfkeye karşı, İmam'ın ordusu, Tayyib'in polisi gazla gitti. Oysa ki; bu yangına benzinle gitmekten daha tehlikeliydi. Ve olan oldu. Bu güne kadar görülmemiş yoğunlukta eylemlikler bütün Türkiye'de yaygınlaştı.
Bütün bu direnişi üç beş ağacın kesilmesiyle izah etmek olsa olsa aptalların işi olur. Bunu çoktan aştı. Gençlerin kendi sosyal paylaşım sayfalarına bakın ve yazdıklarını okuyun. "Ampul ampul olalı böyle aydınlık görmedi." Burda ki bilinci görmeyen bu direnişi de anlayamaz. "Gaz ver." bu gençlerin direnmeye kararlı olduğunu gösteriyor. Ve " Bizim ağaca olan sevdamız, bir zamanlar astığınız fidanlardandır." Dünyanın hiç bir yerinde ve hiç bir döneminde hiç bir halk kendisi için ölen, idam edilenleri unutmamış. Hep yüreğinde yaşatmış, masallara, şiirlere, türkülere koymuş, kahraman olarak yüreğinde yaşatmıştır. Ve işte sokağa çıkan bu 14,15,16,18 yaşında ki gençler, Pir Sultanların, Seyit Rızaların, Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin türkülerini dinleyerek uyudular, bu türküleri dinleyerek büyüdüler ve şimdi bu türküleri söyleyerek direniyorlar. Sadece direnmiyorlar, analarıyla, babalarıyla, kardeş ve ablalarıyla, ardakadaşlarıyla birlikte bütün Türkiye'yeyi "Faşizme karşı omuz omuza " siloganı altında direnişte buluşturuyorlar.
Siz Tayyip Erdoğan'ın kükremesine, gürlemesine bakmayın. O şu anda mezarlıkta geçerken korkudan ıslık çalan adam gibidir. Bu direnişi anlama yerine hala sıkılmadan yalan söyliyor. Güya faiz lobisi bu işin arkasında imiş. Marijinal gruplar bu işi yapıyormuş. Oysa ki onu iktidara getiren ve bu güne kadar koruyan o faiz lobisi dedikleridir. Bu faiz lobisi istemezse Tayyip Erdoğan Başbakanlık koltuğunda bir gün dahi oturamaz. Bunu en iyi bilen de kendisidir.
Evet yeni bir süreç, yeni bir mücadele biçimi. Gençler hem eyleniyor, hem direniyor, hem mizah yapıyor, hem mücadele. Gülüyor, güldürüyor, halay çekerek bilinçleniyor, çelikleşiyor. Sadece kirletilen doğayı temizlemiyor aynı zamanda kirletilen insanlığı da temizliyor, birleştiriyor, buluşturuyor, direngen kılıyor.
Diren taksim, çünkü zafer senindir biline.

Berlin Alevi Toplumu